ABD’DE MALİYE POLİTİKASI SÜRDÜRÜLEMEZ BİR PATİKADA

 

Ekonomiyle ilgilenen tüm uzmanlar uzun zamandır ABD’de para politikasının sonuçları ve Fed’in faiz kararına odaklanmışken, aslında maliye politikasının ekonomik ve mali göstergeleri ne derece etkileyeceği de tartışma konularının başında geliyor.

ABD Hazine Bakanı Janet L. Yellen’in imzasını taşıyan “Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Mali Raporu” – kısaca Mali ya da Finansal Rapor da deniliyor (FR)- Hazine Bakanlığı’nın kamu maliyesini ve ekonomi politikası oluşturma sürecini nasıl yönettiği konusunda “hesap verebilirliğin” ve “şeffaflığın” bir kanıtı olarak ilgili bakanlıkça her yıl yayımlanıyor.

ABD Hazine Bakanlığı Mali Rapor aracılığıyla kamu maliyesi göstergeleri, varlık-yükümlülükler ve diğer bazı konular hakkında ABD Başkanına, Kongreye ve Amerikan halkına kapsamlı bilgilendirmeler yapıyor. Bu raporlar şekil olarak Türkiye’de Hazine ve Maliye Bakanlığınca yayımlanan Kamu Borç Yönetimi Raporları ve Merkezi Yönetim Bütçe Gerçekleşmeleri Raporlarına benzese de kamu maliyesi göstergelerine ait projeksiyon dönemi ve nihai yorumlar açısından bir hayli farklı. Türkiye’de maliye politikası uygulamalarını izleyebildiğimiz bu raporlar en fazla 5 yıl ilerisi için tahmin yapıyor. Bu tahminler de çok kısa sürede revize ediliyor. Varsa artan riskler ya da sürdürülebilirlik yorumları ise hemen hemen yok. ABD’deki bu Mali Raporda ise 75 yıllık bir projeksiyon var ve mevcut maliye politikasının sürdürülebilir olmadığı raporun pek çok yerinde ifade ediliyor.

Aşağıdaki Grafikte ABD kamu borç stoku (federal yönetim iç ve dış borç stoku) geçmiş dönem verileri ve 75 yıl sonra (2096 yılında) geleceği nokta yer alıyor. 2001 yılından bu yana ABD kamu borç stoku istikrarlı bir şekilde artarken, GSYH içindeki payı da büyüyor. Kamu Borç Stoku/GSYH oranı 2021 yılı sonunda %100’e ulaşıyor. 2022 ilk çeyrekte ise yaklaşık %127’ye yükselmiş durumda. 2021’in ikinci yarısında Hazine yasal borç limitini (borç tavanını) aşmamak için mali disipline odaklanan olağanüstü önlemler alsa da, yılın son çeyreğinde bu limiti yarım trilyon $ artıran yasa çıkarılıyor ve böylelikle ABD’de bugün 28.43 trilyon $’lık kamu borcuna hızla ulaşılıyor.

Son Mali Rapor mevcut maliye politikası uygulamalarının devam ettiği varsayımlarına göre, bu politikaların sürdürülemez bir patikada olduğunun üstüne defaten basıyor. Rapora göre kamu borç stokunun GSYH içindeki payının 75 yıl sonra, yani 2096 yılında %701’e ulaşacağı tahmin ediliyor. Üstelik bu projeksiyonlar 2019 ve 2020’deki Mali Rapor tahminlerinden daha da yüksek. Dolayısıyla Kamu Borç Stoku/GSYH oranının öngörülen bu fahiş ve sürekli artışı da ABD’de şimdiki maliye politikasının sürdürülemez olduğunun ispatı.

Anlaşılan bugünden sonra da Kamu Borç Stoku/GSYH oranı büyük ölçüde ve sürekli olarak artacak. Çünkü birincil açıklar -diğer adıyla faiz dışı açık- ve borcun artan faiz ödemeleri daha yüksek borç seviyelerine yol açacak. Bu gelişmeler aşağıdaki Grafikte görülebilir.

ABD’de birincil açığın GSYH’ye oranı, 2013’ten 2019 yılına kadar ortalama %2,1 oldu. Bu oran 2020’de COVID-19 pandemisine yönelik genişletici politikalar ve kamu harcamalarının artması sonucunda %13,3’e yükseldi. 2021’de ekonomik toparlanma vergi gelirlerini artırırken Birincil Açık/GSYH oranı %10,8’e düştü. Bu oranın 2022’de %4,7’ye, 2027’de %4,3’e düşmesi bekleniyor. Ancak 2027’den sonra baby-boom kuşağının emekliliğinin devam etmesi ve sağlık-yaşlı bakım maliyetlerindeki artışlar nedeniyle 2030’da birincil açığın GSYH’ye oranının %5’e çıkacağı ve 2043’te de %6,3 ile zirve yapacağı öngörülüyor. İzleyen yıllarda bu oranın kademeli olarak azalması ve nüfusun yaşlanma hızının yavaşlamasıyla 75 yıllık projeksiyon döneminin son yılı olan 2096’da %4,9’a ulaşması tahmin ediliyor.

Mali Raporda ABD’nin 75 yıl sonra %701’lik Kamu Borç Stoku/GSYH oranına ulaşmasını engelleyecek politikanın, dönem boyunca milli gelirin %6,2’si kadar kamu harcamasında kısıntıya gidilmesi ve/veya vergi artışlarının gerçekleştirilmesi olduğu öne sürülüyor. Bu elbette kemer sıkma politikası ve bir acı reçete. Ayrıca böyle bir acı reçetenin gecikmesinin maliyetinin kendisini en çok borç faiz ödemelerinin artan yükünde hissettireceği belli. ABD’de yıllık enflasyon çift hanelere doğru ilerlerken, enflasyonla mücadelede geç kalmış Fed’in 100 bp faiz artırımının gündemde olması da borcun faiz yükünü ve maliyetini artıracak. Enflasyonla mücadele edilirken ekonomik büyüme de sekteye uğrayabilecek. Büyüme oranının düşmesi ise borcun sürdürülebilirliğini tehlikeye sokacak, Kamu Borç Stoku/GSYH oranı büyümeye devam edecek (paydada yer alan GSYH küçüldüğü için).

Dolayısıyla enflasyon ve büyüme oranlarının geleceği dikkate alındığında, ABD’de maliye politikasının bu sürdürülemez patikada bir süre daha yol alacağı anlaşılıyor.

Prof.Dr. Binhan Elif YILMAZ

14.7.2022

Diğer Yazılarım