Viyana’nın Kiliseleri

 

Viyana’nın dini yapıları, Avusturya siyasi sistemi ile kilise arasındaki etkileşime dair önemli ipuçları vermektedir. Bu dini yapılardan kilise ve katedrallerin çoğu, Viyana şehir merkezinin tam ortasında yer almaktadır ve tarihi geçmişleri de, Habsburg Hanedanlığının tarihi ile içiçe geçmektedir. Aynı zamanda Habsburgların saraylarının sınırları içinde ya da saraylarla bağlantılıdır. Barok, Roma ya da Gotik mimari vurgularıyla etkileyici özelliğe sahip bu kiliselerde tarih sembolize edilirken, iç mekanlara da ünlü sanat eserlerinin yerleştirilmesi ihmal edilmemiştir.

Viyana’da kiliseler güzel, ihtişamlı ama içleri boş. Nüfusunun %41’i Katolik, %11’i Müslüman olan şehirde, halkın üçte birine yakını ise herhangi bir inanç sistemini benimsememiş durumda.

St. Stephan’s Katedrali (Domkirche St. Stephan)

Viyana’nın en ünlü ve görkemli dini yapısı, St. Stephan’s Katedralidir. 1147-1160 yılları arasında inşası tamamlanan bu Katolik kilisesinde 1263 yılında Roma tarzı bir yeniden yapılanma gerçekleştirilmiştir. Ancak 2. Dünya Savaşı’nda büyük ölçüde darbe almış ve katedral için düzenlemeler uzun yıllar devam etmiştir.

Kilise kalker taşından yapıldığından, dış cephe rengi aslen beyazdır. Ancak çevresel faktörler nedeniyle dış cephe siyahlaşmaktadır. Orijinal renge ulaşabilmek için sıklıkla restorasyon çalışmaları gerekmektedir.

Katedralin görkemine katkı sağlayan kuleleri, geniş kapısı ve çatısı görülmeye değer. Katedralin ön tarafında, her ikisi de 65 metre yüksekliğinde Pagan Kuleleri denilen iki Heiden Kulesi bulunuyor. İki kulenin arasında da figür ve kabartmaları ile Ana Kapı (Gigant’s Gate), anıtsal bir sivri kemerden oluşuyor. Kapının üstündeki büyük pencere, daha sonraki bir döneme aittir. Katedralin tepesinde onu koruduğuna inanılan garguyların sayısı oldukça fazladır.

Pagan Kulelerinden ayrı olarak katedral, 137 metrelik bir Gotik Kuleye sahip. Güney Kulesi de denen ve St. Stephan’s Katedralini taçlandıran bu kuleye, ironik bir şekilde küçük Stephen (Steffl) denilirmiş. Gotik Kulenin en üst noktasına 343 adımlık bir merdiven ile çıkmak mümkün. Bu kule Viyana’nın hemen her yerinden göründüğü gibi, kuleye çıkıldığında Viyana’nın da hemen her yeri görülebiliyor.

Steffl’ın karşısında bitmemiş gibi duran Kuzey Kulesi vardır. Yüksekliği 68 metredir. Kule üzerindeki çalışmalar 1511’de durdurulmuş ve Gotik tarz yerine, 1556’da Rönesans tarz ile süslenmiştir. Kuzey Kulesi 1712 yılında “Türk Çanı” olarak da tanınan Avrupa’nın en büyük çanlarından biri olan “Pummerin Çanı”na ev sahipliği yapmıştır. Bu çan, Osmanlı’nın 1863 yılındaki son Viyana kuşatmasından arda kalan askeri toplar ve kılıçların eritilmesiyle elde edilmiştir. 2. Dünya Savaşı’nın bombardımanında katedralin içine düşerek parçalanan Pummerin Çanı, 1952 yılında kalıntılar eritilerek yeniden yaratılmıştır.

Katedralin çatısı iki yüz binden fazla sırla kaplı çiniyle dekore edilmiştir. Çatı motiflerinde dikkati çeken çift başlı kartal, Roma İmparatorluğu’nun simgesidir. Ayrıca Viyana ve Avusturya’nın armasının tasvir edildiği, İmparator Franz Joseph’in baş harflerinin bulunduğu muazzam mozaikler de görülebilmekte, güneşli günlerde pırıl pırıl parlamaktadır.

Katedralin dışındaki görkem, içeride de devam etmektedir. Girişten sunağa geçitin uzunluğu tam 107 metredir. Kilisenin genişliği ise 34 metredir.

Viyana kiliselerinin iç kısımlarında hakim renkler, kahverengi ve altın renkleridir. Katedralin sütun ve mermerleri de genelde bu renklerdedir. Katedralin içinde çeşitli hayvanların, melek ve şeytanların figürleri, 1300’lerden kalma eserlerdir.

O nedenle katedralde, 14. yüzyılda Gotik üslubunda yeniden yapılanmaya gidilmiş, şapeller eklenmiştir. Kilisede birçok şapel de yer almaktadır. En ünlü şapel olan Tirna Şapeli 1359 yılında inşa edilmiş ve Prens Eugene’ne ithaf edilmiştir. 1741’de İtalyan besteci A. Vivaldi’nin cenaze töreni burada gerçekleşmiştir. Katedral’de yeraltı mezarları ve Hazine, ziyaret edilebiliyor. Habsburg Hanedanlığının üyelerinin öldükten sonra bedenlerinin bir kısmı, katedralin mezarlığındadır (Bedenlerinin geri kalan kısımlarının nerede olduğu, yazının devamında).

St. Peter’s Kilisesi (Peterskirsche)

St. Peter’s Kilisesi, Graben Caddesindeki küçük bir aralığın sonundadır. Çevresindeki binalar tarafından neredeyse gizlenmiş olan yapının, sanki sokağa ya da ziyaretçilerin objektifine sığabilmek için iki çan kulesinin kubbenin önüne uzanıyor izlenimi vermektedir.

Kilisenin tasarımı Graben caddesinin görünümüyle çok uyumludur. Çünkü bu Roma Katolik kilisesi, Graben caddesinin sahip olduğu Barok tarzında, adeta bir sanat tarihi anıtıdır. IV. yüzyılda bir Roma kilisesinin temelleri üzerine 1702-1733 yılları arasında inşa edilen St. Peter’s Kilisesi, Viyana’da yer alan en eski ve tarihi kilisedir.

Eski Roma kilisesinden farklı olarak yapı şimdiki oval şekilli yapıya dönüşmüştür. Kilisede hem ana altarda, hem vaaz makamında, hem de kubbesinde yer alan Steinl ve Rottmayr’ın eseri olan freskler çok etkileyicidir. Kubbenin iç tarafındaki fresklerle bir derinlik yaratıldığından sanki ikinci bir kubbenin var olduğunu düşündürmektedir. Kilisenin zengin iç mekan detayları, yapıyı daha da muhteşemleştirmektedir.

Zafer takının üzerindeki İmparator Leopold I.’in arması ile görkemli kilise orgu da görülmeye değerdir. Ayrıca kilise sunağı çok sayıda kutsal figürle kaplıdır. Kilisenin bir başka özelliği de sunaktan geri dönüşteki muhteşem manzarasıdır. Kilisede yaldızlı heykeller, karmaşık sıva ve etkileyici freskler, iç mekanı cömert bir sanat eserine dönüştürmüştür.

St. Augustine’s Kilisesi (Augustinerkirche)

Hofburg Sarayı’na dahil olarak 1330-1339 yılları arasında Gotik tarzda inşa edilen St. Augustine’s Kilisesi, Josephsplatz üzerindedir. Ancak giriş kapısının ilk bakışta görülememesi, kilisenin önünden birkaç kez geçilmesine rağmen bulunamamasına neden olmaktadır.

Kilise, İspanyol Binicilik Okulunun hemen arkasında ve dünyaca ünlü Albertina müzesiyle yanyanadır. 1634 yılında Habsburg Hanedanlığının düğün kutlamalarının yapılacağı kilise olarak ilan edilmiştir. Örneğin Maria Theresia ile Franz von Lothringen (1736), Marie Louise ile Napolyon (1810) ve Bavyera Prensesi Elisabeth (Sisi) ile İmparator Franz Joseph (1854) bu kilisede evlenmişlerdir.

Girişten sunağa kadar olan geçiti yaklaşık 80 metre uzunluğunda, genişliği ise 10 metredir ve üç katlı bir salon kilisesi olarak dizayn edilmiştir.

İç mekanı Gotik tarzda inşa edilen kilisede şapeller dikkat çekici. Özellikle beyaz mermerden 1789-1805 yılları arasında yapılan ve Maria Theresia’nın en sevdiği kızı olan Maria Christina’nın şapeli bulunmaktadır.

Ana sunağın sağındaki Loreto Şapelinde Habsburg Hanedanlığından 54 üyenin, bu arada tüm imparator ve imparatoriçelerin kalpleri, gümüş çömleklerde saklanıyor (bedenler İmparatorluk Kripti’nde, iç organlar ise St. Stephan’s Katedralinde).

St. Michael’s Kilisesi

Hofburg Sarayının önündeki meydan olan Michaelerplatz’daki en eski yapı, imparatorluğun cemaat kilisesi olan St. Michael’s Kilisesidir.

St. Michael Kilisesi (fotoğraf, alıntıdır)

St. Michael’s Kilisesi’nin inşa süresinin 1220 ile 1252 yılları arasında olduğu tahmin edilmektedir. Ancak 1326 yılında Viyana’nın birçok bölgesini etkileyen büyük Viyana yangını, St. Michael’s kilisesini de harap etmiştir. Yapı, vatandaşların bağışlarıyla tekrar yapılarak ve 1792’de Neo-klasik giydirmeyle günümüzdeki görünümüne kavuşmuştur.

Kilisenin iç mekanı Barok mimariye sahiptir ve dekorasyonu Rönesans freskleriyle tamamlanmıştır.

St. Michael’s Kilisesi’nin altında 1784 yılına kadar çoğunlukla zengin vatandaşlar ve soylular olmak üzere yaklaşık 4 bin kişinin gömülü olduğu, ziyarete açık mezarlar vardır.

Votive Kilisesi (Votivekirsche)

Votive Kilisesi Ringstraße’de, Viyana Üniversitesinin ana binasına yakın konumdaki bir şehir sembolüdür. 1856’da İmparator Franz Joseph’e düzenlenen bir suikasttan imparator sağ olarak kurtulmuş ve bunun şerefine imparatorun kardeşi Arşidük Ferdinand tarafından söz konusu kilise yaptırılmıştır. Bu nedenle Votive Kilisesi bir adak kilisesidir. 23 yıl süren bir inşaat döneminin ardından biten kilisede İmparator Franz Joseph ve İmparatoriçe Elisabeth (Sisi) çifti gümüş evlilik yıldönümlerini kutlamıştır.

Neo-Gotik tarzdaki kilisenin 99 metre yüksekliğinde iki kulesi çok uzaktan görülebilmektedir. Kilise bu haliyle bir ortaçağ kilisesi izlenimi uyandırmaktadır.

İç mekanda Gotik dönemlerin her birinin farklı stilleri birleşmiş haldedir. Mekanda dikey yükseliş vurgusu hayranlık uyandırıcıdır. Çok büyük ve yarı saydam pencerelerde, çok renkli ve yoğun boyanmış vitraylar etkileyici bir şekilde kullanılmıştır. Fakat 2. Dünya Savaşındaki yıkım nedeniyle, bu pencerelerin çoğu yeniden düzenlenmiştir.

Minoriten Kilisesi (Minoritenkirsche)

Minoriten Kilisesi 1276-1350 yılları arasında inşa edilmiş, ancak 16. ve 17. yüzyıllardaki Osmanlı saldırılarında hasarlanmış, özellikle çan kulesi zarar görmüştür. Çan kulesi olması gereken yassı kule iki kez yıkıldığı için kule, bu şekilde yassı biçiminde kalmıştır.

İçi yeniden inşa edilirken çeşitli stil ve malzemelerin uyumsuzluğu sonucunda, kilisenin geri kalanında tamamen yeni bir görünüm ortaya çıkmıştır.  O nedenle kiliseyi oluşturan çok farklı stiller, hemen farkediliyor.

Kilisenin güzel bir sunağı ve güzel vitray pencereleri var, ayrıca duvarda Leonardo da Vinci’nin “Son Akşam Yemeği” tablosunun mozaiği çok etkileyici.

Kilise iç mekanda, haftanın belli günlerinde birçok klasik müzik konseri verilmektedir.

St. Karl’s Kilisesi (Karlskirsche)

1716-1739 yılları arasında İmparator Karl VI.’ın yaptırdığı St. Karl’s Kilisesi, Karlsplatz bölgesinde, Resselpark’ın içinde yer alan çok etkileyici bir Barok kilisedir. Bu kilise yanında, Viyana Teknik Üniversitesinin ana binası ile Viyana Müzesi bulunmaktadır.

Kilise, Viyana’yı veba salgınından koruması için İmparator Karl VI.’in koruyucusu ve veba hastalarının şifacısı Aziz C. Borromeo’ya atfen inşa edilmiştir. Aziz Borromeo aslında Milan’ın başpiskoposuymuş. Kilise bu nedenle dönemin İmparatorunun İtalya ile din ve siyasi bağlılığını da simgeler. İtalya ile olan bağlılığı, kilisenin iki özel sütununda görebiliriz. Bu iki özel sütun, Antik Roma’da görülen Trajan Sütunları tarzındadır (Ayasofya Camiinde olduğu gibi). Trajan Sütunlarından esinlenilen bu sütunlardaki kabartmalar, kilisenin adanmış olduğu Aziz C. Borromeo’nun yaşamından imgeleri sergiliyor.

Kilisenin içi beyaz sıva ve altın süslemelidir. Ana sunağın arkasında etrafı ışıkla çevrili bir melek çemberi, kiliseye giren güneş ışığında parlayarak ziyaretçileri büyülüyor. Freskler ise açık bir zerafeti gösteriyor.

Kilisenin kubbesine, 32,5 metre yüksekliğe sahip asansörle çıkılabiliyor ve hem Rottmayr’ın nefis fresklerine yakından ve Viyana manzarasına uzaktan bakılabiliyor. Kilise içinde güzel mimarisi ve dekorasyonunun yanı sıra, ayrıca küçük bir kilise müzesi vardır.

Kilisenin önünde 1978 yılında yapılan bir gölet, yapının suda yansımasının da görülmesini sağlıyor.

St. Karl’s Kilisesi, hemen her gün Mozart’ın “Requiem” ve Vivaldi’nin “Dört Mevsimi”ni dinleme ayrıcalığını yaşatıyor.

St. Jesuit Kilisesi (Cizvit Kilisesi)

1556’da İmparator Ferdinand, Viyana’ya Hollandalı bir ilahiyatçı olan Jesut Pietro Canisiso’yu Viyana sakinlerini eski inançlarına geri kazandırmak için bir strateji geliştirmek üzere çağırmıştır. İlerleyen yıllarda bu ilahiyatçılar Viyana Üniversitesi’nde teoloji ve felsefe öğretimi ile görevlendirilmiş ve kısa süre sonra bir kilise inşa edilmiştir. O nedenle kilisenin bulunduğu Dr. Ignaz Seipel Platz’da hem üniversite binası hem de sanat akademisi yer almaktadır.

Diğer adı Cizvit Kilisesi olan yapının iç kısmının tamamında altın ve pembe renkteki mermer sütunlar dikkat çekmektedir. İç mekandaki parlak renkler, sarma sütunlar ve galerilerden dolayı kendinizi bir opera veya tiyatro sahnesinde sanabilirsiniz.

Canlı renkler ve renk uyumu, süslenmiş tavan resimlerinde de mevcuttur. Freskler özellikle illüzyonist türleriyle ilgi çekicidir. Böylece tavana bakarken üç boyutlu bir dünya izlenimi yaratmaktadır.

Am Hof Kilisesi (Kirche am Hof)

Bu ​​Kilise, 1386 yılında Gotik tarzda inşa edilmesine rağmen, kilise cephesinde 1662 yılında İtalyan mimar C. Carlone tarafından önemli değişiklikler yapılmıştır.

Kilise Barok mimarisinin en çarpıcı örneklerinden biridir. Am Hof Meydanı’nda olduğu için harika fotoğraf olanakları sunmaktadır. Ayrıca yaklaştıkça çok dikkat çekici olduğu anlaşılan, göze hoş gelen bir yapıdır.

Kilisenin içi heykeller ve freskler ile süslü. Özellikle sunak üstü çatı detaylarıyla fark yaratmaktadır.

1806’da Napolyon Viyana’yı işgal ettikten sonra, Kutsal Roma İmparatorluğu’nun sonu bu kilisenin balkonundan ilan edilmiştir.

Schotten Kilisesi (Schottenkirche)

Schotten Kilisesi 1155-1200 yılları arasında İrlandalı rahipler tarafından inşa edilen bir dini yapıdır. Daha sonra İrlandalı rahiplerin halk tarafından İskoçyalı olarak anılması sonucu, kilisenin adı, Schottenstift (İskoç Manastırı) olarak anılmaya başlanmıştır.

Leopold V, İskoçlara, çeşitli ayrıcalıklar vermiş, onlara verilen bu ayrıcalıklara da “Freiung” (“kutsal” bir hak gibi bir şey) hakkı denmiştir. Kilisenin bulunduğu bölgeye de Freyung denilmeye başlanmıştır.

Kilise yüzyıllar boyunca birkaç kez yeniden yapılmış ve genişletilmiş, mevcut Barok görünüme 17. yüzyılda kavuşmuştur. Yapıya ait sanat eserlerinden bazıları, kilisenin hemen yanındaki müzesinde görülebilmektedir.

Kilisenin etrafı Habsburg Hanedanlığının aristokratlarına ait üç özel sarayla çevrilidir. Bunlardan biri Viyana’nın en ünlü kafelerinden olan Cafe Central ve Freyung Pasajının da bulunduğu Palais Ferstel’dir.

Maria on the Riverbank Kilisesi (Mary am Gestade)

Maria am Gestade Kilisesi, Tuna Kanalı’na yakın olan Wiplingstrasse’in ara ve dar sokaklarında karşınıza çıkacaktır. Kilisenin olduğu yerde ahşaptan yapılan ve Tuna nehri denizcilerinin ibadet yeri olarak kullanılan ilk dini yapının geçmişi, 1158 yılına kadar uzanıyor.

Mary on Gestade, 14. yüzyılda inşa edilen  şehirde benzersiz Gotik mimari örneklerinden ve şehrin en eski binalarındandır. Sokağın darlığı nedeniyle yapının cephesi dar ve dikeydir. Ancak dikey ve yüksek bir yapı (33 metre yükseklik) inşa edildiğinden çevre sokaklardan rahatlıkla görülebilir ve yüksek basamaklarla kapıya ulaşılır.

Kilise’de Orta Çağ’dan kalma vitray örnekleri, özellikle sunağın arkasında parıldıyor. 1862’den bu yana yaşamış azizlerin şapelleri korunuyor. Altıgen, 60 metre yükseklikte bir çan kulesinin de şehirde benzeri bulunmamaktadır.

Kapuzinergruft

Bu kilisenin diğer adı, İmparatorluk Kriptidir. Viyana’da ikamet eden Habsburg Hanedanlığının bazı üyeleri öldükten sonra şu şekilde defnediliyorlar: Bedenler İmparatorluk Kripti’nde, kalpler St. Augustine’s Kilisesinde ve iç organlar da St. Stephan’s Katedralinde.

1617’den beri Kapuzinergruft, 12 imparatorun ve yakın aile üyelerinin bedenlerine ev sahipliği yapıyor. Habsburg ailesinin buraya getirilen son üyesi Otto Habsburg’du (2011’de). İmparatoriçe Maria Theresia’nın yönetiminde adı Karoline von Fuchs-Mollard olan ve Habsburg olmayan yalnızca bir kişi gömülmüştür.

Ölüm sonrası bedeni üçe bölünmeyen (kalp, beden, iç organlar) sadece İmparator Franz Joseph’dir.

Rus Ortodox St. Nicholas Katedrali

Viyana’nın Katolik inancındakiler için tek katedrali St. Stephan’s Katedrali olmakla beraber, bir de Ortodoks inancındakiler için Rus Ortodoks St. Nicholas Katedrali vardır. Viyana’daki tüm dini yapı mimarisinden farklı ve ünlü bu yapı, çok uzaklardan soğan şeklindeki kubbeleri nedeniyle ilgi toplamaktadır.

Beş kubbeli katedralin çan kulesinde, 1945’te Viyana’nın kurtuluşundan sonra en büyük Rus askerinin hediyesi olan beş çan bulunmaktadır.

Rus Ortodoks St. Nicholas Katedrali

Büyükelçiliklerin bulunduğu şehrin diplomatik mahallesi olan Reisenstareße’ye yakın Viyana’nın üçüncü bölgesinde yer almaktadır. Kilise, Rus elçiliğinin yanında bir Rus mimar tarafından 1893-1899 yılları arasında inşa edilmiştir. Rus Çarı Alexander III tarafından finanse edilen kilise, 2. Dünya Savaşı’ndan hasar görmüştür. 1962’de Viyana Eparchy Piskoposunun oturduğu yer olarak katedral rütbesine yükselmiştir.

Ziyaretçileri katedrale taşıyan sadece kilisenin görünüşü değildir. Binanın inşaatı için önemli ölçüde Rus toprağı Viyana’ya taşınmış ve katedralin toprak zemini olarak kullanılmıştır.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img

Related Articles