SOSYAL GÜVENLİK AÇIKLARINDA SON DURUM

1745

Sosyal güvenlik, bireylerin karşılaşma zamanı belli olmayan, hastalık, kaza, analık, işsizlik gibi risklere karşı güvence sağlama görevini üstlenen ve bu risklerin ortaya çıkardığı gelir azalışını ve/veya gider artışını telafi eden bir sistemdir. Uluslararası belgelerde temel insanlık hakkı kapsamında değerlendirilen sosyal güvenlik, ulusal düzeyde de anayasalar tarafından güvence altındadır. Buna karşılık modern dünyada bir çok ülkede sosyal güvenlik açıkları, getirdiği mali yükler nedeniyle önemli bir tartışma konusudur.

Toplumların vazgeçemeyeceği ve önemli dışsallıkları bulunan bir hizmet olan sosyal güvenlik alanında, son yıllarda önemli sorunlar ortaya çıkmıştır. 1990’lı yıllarla beraber erken emeklilik uygulamaları, kurum fonlarının verimsiz kullanımı, nimet-külfet dengesini bozan uygulamalar, istihdama, kapsanan nüfusa ve prim tahsiline yönelik sorunlar sonucu sosyal güvenlik sistemimizin aktüeryal dengesi giderek bozulmuştur.

Bu ve benzeri nedenlerle sunulan hizmetin ve gelir garantisinin düzeyi kesimleri memnun etmemek, ekonomik ve sosyal yaşamı olumsuz etkilemektedir.

Türkiye’de sosyal güvenlik sistemi, 1999 ve 2003 Reformlarına rağmen açık vermeye devam etmektedir. Grafik 1’den görüleceği üzere 2000’li yıllar boyunca Sosyal Güvenlik Kurumu’nun gelirleri, giderlerinin altında kalmış ve kurum bütçesi her yıl açık vermiştir. Özellikle sistemin reforma tabi tutulduğu 2006 yılı sonrasında açıklarda azalış sağlanamamıştır. Bu durumda sosyal güvenlik sisteminde aktüeryal dengenin var olmadığı söylenebilir.

Grafik 1. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun Gelir-Gider ve Açıkları

Kaynak : Sosyal Güvenlik Kurumu, Aylık İstatistik Bültenlerinden derlenmiştir.

Grafik 2, yıllar itibariyle Sosyal Güvenlik Kurumu’nun gelirlerindeki ve giderlerindeki artış seyrini göstermektedir. 2001 yılından 2004’e yılına kadar gelir ve gider artış hızları düşmeye başlamıştır. 2006 yılında sosyal güvenlik reformunun ilk etkisiyle gelirlerde bir önceki yıla göre %30 artış olmuştur. Ancak ertesi yıl artış hızı %5’e gerilemiştir. 2010 ve 2011 yıllarında gelir artış hızı %20-30 aralığında gerçekleşse de günümüze kadar gelir artış hızı ivmelenememiştir. Öte yandan kurumun giderleri 2012-2013 yılları dışında, gelirden bağımsız olarak sürekli artmıştır.

Grafik 2. Sosyal Güvenlik Kurumu Gelir ve Giderleri Artış Seyri (%)

Kaynak : Sosyal Güvenlik Kurumu, Aylık İstatistik Bültenlerinden derlenmiştir.

Sosyal güvenlik sistemleri sağlık ve emeklilik alanında önemli harcamalar gerçekleştirir, bu harcamaları da aktüeryal dengelerinin sağlanmasında prim gelirleri finanse ederler. Grafik 3, yıllar itibariyle emekli aylığı ödemelerini ve sağlık harcamalarını nominal olarak göstermektedir. Grafik 3’den görüldüğü üzere her yıl emekli aylığı ödemeleri, sağlık harcamalarından daha fazladır. Ayrıca prim gelirleri, söz konusu harcamaları finanse etmeye yetmemektedir. 2000 yılında %70 olan prim gelirlerinin ödemeleri karşılama oranı, 2008 yılında %60’a, 2009 yılında %55’e kadar gerilemiştir. 2008 yılından sonra uygulamaya giren Genel Sağlık Sigortası ile sağlık harcamalarında önemli bir sıçrama yaşanmıştır. Günümüzde prim gelirlerinin emekli aylığı ve sağlık harcamalarını karşılama oranı %70’in altındadır. Bu bağlamda kurumun açık verdiği ve bütçe transferlerine muhtaç olduğu görülmektedir.

Grafik 3. Prim Gelirlerinin Emekli Aylığı ve Sağlık Ödemelerini Karşılama Oranı (%)

Kaynak : Sosyal Güvenlik Kurumu, Aylık İstatistik Bültenlerinden derlenmiştir.

Türkiye’de devletin sosyal güvenlik kurumlarına katkısı, bu kurumların açık vermeye başladığı 1992 yılında başlamış, 1994 yılından itibaren giderek artmıştır. Grafik 4, sosyal güvenliğe bütçeden yapılan transferlerin hem nominal tutarlarını hem de bütçe harcamaları ve GSYİH içindeki payını göstermektedir. Bütçe transferlerinin hacmi 1994 yılından 2005 yılına kadar her yıl bir önceki yıla oranla yaklaşık %70’lik artış göstermiştir. Sosyal güvenliğe bütçe transferleri sistemin reforme edilmesine rağmen 2010 yılına dek artış gösterirken, sadece 2011-2012 yılları arasında transfer hacmi daralmıştır.

Grafik 4. Sosyal Güvenlik Sistemine Yapılan Bütçe Transferleri

Kaynak : Sosyal Güvenlik Kurumu, Aylık İstatistik Bültenlerinden derlenmiştir.

1994 yılında bütçe harcamalarının %4,3’ünü oluşturan sosyal güvenlik kuruluşlarına yapılan bütçe transferleri, 1999 yılında %10,5’e yükselmiştir. 1999 Reformu’nun etkisi ile beraber 2000 yılında oransal bir düşüş görülse bile sonraki yıllarda artış tekrar devam etmiş, 2003 yılında %11,3 seviyesiyle, 2000 yılı öncesine dönülmüştür. 2005 yılı verilerine bakıldığında sosyal güvenlik kuruluşlarına yapılan bütçe transferlerinin bütçe harcamalarına oranının %16’ya ulaştığı görülür. Sosyal güvenliğin gelirini arttırıcı ve giderini azaltıcı pek çok parametrik düzenlemenin yanında sistemik reformları da bünyesinde barındıran sosyal güvenlik reformunun tam anlamıyla 2008 yılında hayata geçmiş olmasına rağmen, açıkların önüne geçilememiştir. 2009 yılında bütçe harcamalarının %20’sine ulaşan sosyal güvenliğe bütçe transferleri günümüzde %19 gibi çok yüksek bir orana sahiptir (Grafik 4).

1994 yılında sosyal güvenlik kurumlarına yapılan bütçe transferlerinin GSYİH’den aldığı pay %1 iken, 1999 yılında bu oran %2,75’e çıkmıştır. 2000 yılındaki geçici düşüşten sonra tekrar artışa geçen bütçe transferlerinin 2005 sonu itibariyle GSYİH’ye oranı %3,5’e yükselmiştir. Bu dönemlerde alınan ekonomik tedbirler borçlanma gereğini azaltamamış ve bütçeden sosyal güvenlik kurumlarına yapılan transferler devam etmiştir. Tek çatı sonrası yeniden yapılanan Sosyal Güvenlik Kurumu, 2009 yılında milli gelirin %5,3’ü kadar bütçe transferi almıştır. 2012 yılında kapsamdaki genişleme, tedavi harcamalarındaki artış ile prim ödeme gücü olmayanların GSS primleri için yapılan transferlerin artması nedeniyle kuruma yapılan bütçe transferlerinin GSYİH içindeki oranı %4’lerde seyretmiştir. Günümüzde bu pay, %4,1’dir (Grafik 4).

Görüldüğü üzere Türkiye’de sosyal güvenliğin finansmanında benimsenen yöntemlerden, dağıtım yöntemi önem kazanmaktadır. Ancak açıların artışı da durdurulamamaktadır. Yine de hiçbir ülke, bu gibi nedenlerle sosyal güvenlik sisteminden vazgeçemez. Sosyal güvenlik sistemlerinin iflas etmesi ya da terkedilmesi mümkün olmadığından sistem, devlet katkısı ile yaşatılmaya devam eder..

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz