KÜRESEL ASGARİ VERGİ REFORMU: VERGİSİNİ ÖDEMESİ İÇİN “EV”İNE ÇAĞIRILAN SERMAYE

 

Covid-19 pandemisinin tüm güçlükleri ve çözümü, öncelikle küresel. Bu durum; hem virüsün sınırları aşan bulaşıcılığında ve virüsle mücadelede aşı çalışmalarında, hem de ekonomilerin yeniden ayağa kaldırılmasında ve hükümetlerin finansman politikalarında (vergi politikaları/anlaşmaları, borç sözleşmeleri, bağışlar) rahatlıkla gözlemlenebiliyor.

Hükümetler, pandemiyle mücadelede yavaşlayan ekonomik aktivite seviyesini arttırmada genişletici maliye politikası önlemleri, vergi ve kredi ertelemeleri, iş hayatına verilen destekler ile parasal genişlemeyi kullandılar. Tüm bu önlem ve destekler, mali disiplinden uzaklaşmayla sonuçlandı ve ekonomik göstergeler derinden etkilendi. O nedenle hükümetlerin yeni gelir kaynakları arayışına girmeye başlamaları kaçınılmaz. Bu arayışlar, çoğu zaman borçlanmayı bir finansman aracı olarak karşımıza çıkarsa da, devletlerin temel ve vazgeçilmez gelir kaleminin vergiler olduğu unutulmuyor.

ABD seçimlerinin ardından başkanlık koltuğuna geçen J. Biden, Covid-19 ile mücadelede açtığı destek paketlerinin finansmanı için kendinden beklenmeyen bir alanda, vergi alanında bir mücadele başlattı. J. Biden, küresel kurumlar vergisi oranının asgari %15 olması önerisini getirdi. Bu konuda uzlaşma çağrısı cevap buldu, G-7 ülkeleri de destek verdi ve küresel vergi reformuna dönüştü.

Küresel düzeyde asgari kurumlar vergisinin hayata geçirilebilmesi için G-20 ülkelerinin de uzlaşmaya destek vermesi gerekiyor. Ülkelerin maliye-para politikası yetkilileriyle yapılacak toplantılarda alınan kararlar ve anlaşma hükümleri ulusal parlamentolarda onaylanırsa, 2023 yılında hayata geçecek.

Aslında 2017 yılında OECD bünyesinde 38 ülkeyi kapsayan çalışmalar başlamıştı. Küresel asgari vergi, Birleşmiş Milletler Üst Düzey Paneli (FACTI) tarafından Şubat ayında sunulan Sürdürülebilir Kalkınma İçin Finansal Bütünlük Raporu’nun da ana tavsiyelerinden biridir.

OECD’nin 2012 yılından bu yana BEPS Eylem Planı var. Bu plan, çok uluslu şirketlerin sınır ötesi işlemlerde vergi düzenlemelerini ihlal etmesini önleyici Matrah Aşındırması ve Kâr Kaydırması Eylem Planı’dır.

Küresel asgari vergi reformunun ana teması, çok uluslu şirketlerin faaliyetlerinin olduğu yerlerde vergilendirilmesini öngörüyor. Bu tema, tüm vatandaşların hükümetin finansman yükünü adil bir şekilde paylaşmasını sağlamakla ilgilidir. Buna göre, çok uluslu şirketler kâr elde ettikleri ülkelerde en az %15 oranında kurumlar vergisiyle vergilendirilecek. Dolayısıyla bir ülke mukiminin dünyanın neresinde olursa olsun elde ettiği kazancının, mukimi olduğu ülkede beyan edilmesi ve vergisinin ödenmesi sağlanacak.

Dev çok uluslu şirketlerin merkezlerinin bulunduğu ülkelerde vergi ödemekten kaçınmasını zorlaştırma planları, ABD ve büyük ekonomilere sahip diğer ülkelerde giderek ivme kazanıyor. Çok uluslu şirketler, kârlarını düşük vergili veya vergisiz alanlarda yapay olarak yoğunlaştırarak uygulamalarını gizlemek için artık bir teşvike sahip olmayacaklar. Etkili bir şekilde “vergi cenneti” iş modelinin sonu gelebilir.

Son 20-30 yıldır giderek artan vergiden kaçınma uygulamalarının sonunun getirilebilmesi mümkün. Vergi rekabeti sonucu kurumlar vergisi oran indirimlerinde girilen aşağı yönlü yarış artık son bulacak.

Aralarında Türkiye’nin de yer aldığı küresel ekonominin yüzde 90’ını temsil eden 130 ülke, küresel asgari vergi konusunda anlaştı. Bu 130 ülke küresel gelirin %90’ını oluşturuyor. Küresel gelir, 2019’da 87,5 triyon dolardı, 2020’de 84,5 trilyon dolara indi. Hedef küresel gelirin bu yıl yaklaşık 94 trilyon dolara ulaşması.

İrlanda, Macaristan, Estonya gibi bazı Avrupa ülkeleri bu öneriye karşı çıkıyorlar. Çünkü bu ülkelerde uygulanan kanuni kurumlar vergisi oranı daha düşük. Küresel asgari vergi anlaşmasıyla, kurumlar vergisi oranı düşük olan ülkelerde, bu verginin oranı arttırılmayacak. Eğer bir ülkede uygulanan kurumlar vergisi oranı %15’den az ise yerleşik olduğu ülkede bu oranın %15’e tamamlanması şeklinde uygulanabilecek. İşte bu nedenle sermaye, İrlanda ve Macaristan’dan farklı ülkelere gelebilir. Ancak böyle bir düzenleme söz konusu olursa ilgili ülkelerin de cevap olarak kurumlar vergisi oranlarını asgari orana çekerek, fark verginin kendi ülkelerine ödenmesini istemeleri muhtemel.

Küreselleşme sayesinde sermaye önündeki engellerin kalkması ve doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının yıllar itibariyle artışı, ülkelerin birbirlerinden bağımsız bir şekilde vergi politikası izlemelerini engelliyor. Ülkeler vergi politikalarını düzenlerken diğer ülkelerin vergi politikalarını da göz önüne almak durumundadır.

Prof. Dr. Binhan Elif YILMAZ

9.8.2021

Diğer Yazılarım